05.04.2020
İstanbul
Ülkemizin ve dünyanın içinde bulunduğu ve yeni tip Corona Virüs (Covid 19) olarak adlandırılan Pandemi nedeni ile günlük yaşantımızda pek çok şey değişti. Bu değişikliklerin en büyüğü de şüphesiz ki pek çoğumuzun çalışma şeklinde yaşandı. Yaşanan bu krizde uzaktan çalışma yapmaya uygun olan iş kolları “evden çalışma/uzaktan çalışma” yöntemine geçti. Mevcut durumda en şanslı olanlarımız bu iş kollarına mensup olanlarımız oldu. Ancak uzaktan çalışma yapmaya uygun olmayan iş kollarında kısmi süreli çalışma, zorlayıcı neden gibi uygulamalara başvurulsa da bu tedbirler de yeterli olmadı ve pek çok işçi işini kaybetti. Bu yaşananlardan şüphesiz işverenler de oldukça etkilendi. Herhangi bir destek alamayan özellikle küçük işletmeler ve esnaf da kira, kredi borçları, işçi alacakları gibi borçları nedeni ile zor bir süreçten geçmekte.
Tüm bu zorlukların yanında şüphesiz ki bazı iş kollarının aslında rutin hayatımızı devam ettirebilmemiz için ne kadar da önemli olduğu bir kere daha ortaya çıktı.
Başta sağlık çalışanları, eczacılar, market çalışanları, temizlik görevlileri, toplu taşıma şoförleri, kargo çalışanları, banka çalışanları, çiftçiler, kolluk güçleri ilk aklımıza gelenler. Bir de elbetteki geçimlerini sağlayabilmek için çalışmak zorunda olanlar var. İşte bu yazımızda, normal hayatımızda bu kadar değerli olduklarını zaman zaman unuttuğumuz bu insanların (Kamu Personeli olanlar için İdari Hukuk yolları öngörüldüğünden onları başka bir yazımızda incelemek üzere, ayrı tutarak) yaşadığımız bu pandemide yaptıkları iş sırasında hastalığa yakalanmaları halinde bunun bir iş kazası sayılıp sayılamayacağını irdeleyeceğiz.
Öncelikle iş kazasının tanımına bakmak gerekir ise; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13. Maddesinde: “a)Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle, c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, d) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olaydır.” şeklinde açıklandığı görülmektedir.
Bu tanımdan yola çıkarak örneklemek gerekir ise; bir markette kasiyer olarak çalışmakta olan kişinin, iş yerinde Covid 19 isimli virüsün sebep olduğu hastalığa yakalanması ve bu nedenle hayatını kaybetmesi halinde yaşanılan olayın iş kazası olarak nitelenip nitelenemeyeceği, ölen çalışanın ailesinin iş kazası nedeni ile sahip olabilecekleri ödenek ve işverene karşı tazminat haklarından faydalanıp faydalanamayacakları, önümüzdeki dönemde sıkça karşılaşacağımız sorunlardan birisi olacaktır.
Bu konuda daha önce verilmiş pek fazla örnek karar yok ise de özellikle Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 2018/5018 Esas, 2019/2931 Karar sayılı kararı konuya ışık tutabilecek niteliktedir. Bu karara konu olayda, yurt dışına sefer yapan bir tır şoförü, sefer dönüşü “H1N1 (Domuz Gribi)” hastalığı belirtileri ile hastaneye başvurmuş, hastanede kendisine ilaç verilerek taburcu edilmiş, sonrasında işçi trafik kazası geçirmiş ve gittiği hastanede trafik kazası nedeni ile bulgularının normal olduğu belirtilerek “devaljin ampul” isimli ilaç verilmiş, kazadan iki gün sonra işçinin KTÜ… Hastanesine “bir haftadır öksürük, balgam, halsizlik, 2 gündür 40 derece ateş” şikayetleri ile başvurması üzerine; işçi, hastane tarafından H1N1 (domuz gribi), pnömani (zatürre) ve ARDS (akut solunum sıkıntısı sendromu) tanısıyla tedavi altına alınmıştır. Olaya konu Tır Şoförü işçi, on gün yoğun bakımda kaldıktan sonra 26.12.2009 tarihinde vefat etmiştir. Yaşanan bu olayda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişi, işçinin vefat etmesinin geçirdiği kaza ile ilişkilendirilemeyeceği görüşü ile olayın iş kazası olmadığı yönünde rapor düzenlemiş ise de, yapılan yargılama neticesinde işçinin yurt dışına sefere gittiği sırada vefatına sebep olan H1N1 Domuz Gribi hastalığına yakalandığı, bu hastalığın kuluçka süresinin 1-4 gün sürdüğü, işçinin vefatına sebep olan hastalığın, işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle yurt dışına yapılan sefer sırasında bulaştığı, yukarıda belirtilen rapor kapsamından anlaşılan H1N1 virüsüne bağlı olarak; daha sonra meydana gelen ölümünün iş kazası olarak kabul edilmesi gerektiği yönünde karar vermiştir.
Bizim de katıldığımız bu karara göre; ülkemizin ve tüm dünyanın içerisinde bulunduğu Yeni Tip Corona Virüs - Covid 19 olarak adlandırılan bu virüsün sebep olduğu hastalığa, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13. Maddesinde yer alan şartlardan herhangi birisine uygun olacak şekilde yakalanan işçinin, iş kazası geçirdiğinin kabul edilmesi gerekecektir.
İşçinin iş kazası geçirdiğinin kabulü halinde de; geçici iş göremezlik süresince günlük geçici iş göremezlik ödeneği verilmesi, sürekli iş göremezlik geliri bağlanması, İş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine gelir bağlanması, gelir bağlanmış olan kız çocuklarına evlenme ödeneği verilmesi ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 16. Maddesinde yer alan diğer haklardan faydalanılabilir. Bu hakların haricinde işçi ve/veya hak sahipleri, maddi ve/veya manevi tazminat ile işçinin vefat etmiş olması halinde hak sahipleri destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakkına sahip olacaktır.
Bu ve buna benzer üzücü olayların yaşanmaması için işverenlere düşen asıl görev; iş yerlerinde mutlak surette iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini yeni ortaya çıkan Corona Virüs – Covid 19 tehdidine de uygun şekilde almak, çalışanlara uygun koruyucu kıyafet, eldiven, maske, dezenfektan sağlamak ve kullanımını sıkı bir şekilde denetlemek, gerekli eğitimleri vermek, personel sayısını sosyal mesafe kuralına uygun olarak mümkünse vardiya sistemine göre ayarlamak ve hatta en iyisi bu süreç geçene kadar işçilere ücretli izin hakkı tanımaktır.
Ülkemizin ve dünyamızın zor günlerden geçtiği bu günlerde yazımızın faydalı olmasını umut eder, gerekmesi halinde bir avukattan yardım istemeniz gerektiğini hatırlatırız. Sağlıklı günlere erişmek dileklerimizle…
ŞENTÜRK HUKUK BÜROSU
Av. Burak ERBEK ve Stj. Av. Taylan ÇELİK
21. Hukuk Dairesi 2018/5018 E. , 2019/2931 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, murisi ...'un, 26/12/2009 tarihinde iş kazası sonucu öldüğünün tespitine, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı ile davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Davacılar; murislerinin iş kazası sonucu vefat ettiğinin tespitini istemişlerdir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacılar murisinin davalı şirkette 01.05.1996 tarihinden itibaren tır şoförü olarak çalıştığı, murisin en son 26.11.2009 tarihinde ... Limanı'ndan çıkış yapıp Ukrayna'ya gittiği, yine aynı limandan 11.12.2009 tarihinde Türkiye’ye giriş yaptığı, işyerinin bulunduğu Trabzon iline dönerken kendisini iyi hissetmediği için ...Devlet Hastanesi'ne 13.12.2009 tarihinde müracaat ettiği ve söz konusu hastanede muayene edilerek raporun tanı kısmına; “ akut üst solunum yolu enfeksiyonu, tanımlanmamış ” yazıldığı, murise iğne yapılıp ilaç verildiği, daha sonra murisin Trabzon iline gittiği, 15.12.2009 tarihinde ise işveren tarafından yine Ukrayna'ya gitmek üzere görevlendirildiği, ancak Çarşamba ilçesinde trafik kazası geçirdiği ve bu kaza nedeni ile götürüldüğü Çarşamba Devlet Hastanesi'nde muayene edildiği, düzenlenen raporda; trafik kazası nedeni ile başvuran murisin tüm bulgularının normal olduğunun belirtildiği, ancak murise “ devaljin ampul” isimli ilaç verildiği, kazadan sonra murisin tekrar Trabzon iline döndüğü ve iki gün sonra 17.12.2009 tarihinde KTÜ ... Hastanesi'ne “ bir haftadır öksürük, balgam, halsizlik, 2 gündür 40 derece ateş ” şikayetleri ile başvurduğu, hastane tarafından H1N1 ( domuz gribi ), pnömani ( zatürre ) ve ARDS ( akut solunum sıkıntısı sendromu ) tanısıyla tedavi altına alındığı, on gün yoğun bakımda kaldıktan sonra 26.12.2009 tarihinde vefat ettiği, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişi tarafından düzenlenen raporda; murisin 15.12.2009 tarihinde geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun,
ancak 26.12.2009 tarihinde vefat etmesi sonucu hastane raporunda ölüm tanısı olarak H1N1 ( domuz gribi ) pnömoni,akut böbrek yetmezliği...belirtilmesi nedeni ile ölümünün geçirmiş olduğu iş kazası ile ilişkilendirilemeyeceğinin belirtildiği, Adli Tıp Kurumu ... Birinci Adli Tıp İhtisas Kurulu'nun 16.04.2014 tarihli raporunda; murisin ölümünün H1N1 ( domuz gribi) enfeksiyonu ve gelişen komplikasyonlarından meydana gelmiş olduğu, 13.12.2009 tarihinde ...Devlet Hastanesi’ne başvurusundaki şikayetlerin H1N1 enfeksiyonunun başlangıç belirtileri olabileceğinin, H1N1 virüsünün kuluçka süresinin 1-4 gün arasında değiştiğinin, 13.12.2009 tarihindeki şikayetlerin hastalığın başlangıç belirtileri olduğu taktirde H1N1 enfeksiyonunun bulaşımının 13.12.2009 tarihinden önceki 1-4 günlük zaman dilimi içerisinde gerçekleşmiş olacağının, 15.12.2009 tarihinde meydana gelen trafik kazasında hastalığın etkisi olduğunu gösterir tıbbi bulgu olmadığının bildirildiği, Adli Tıp Genel Kurulu'nun 26.03.2015 tarihli raporunda da; Birinci İhtisas Kurulu gibi görüş bildirildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanaklarından olan 5510 sayılı Kanunun 13. maddesinde iş kazasının unsurları; a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b)İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
d) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olay..." olarak belirtilmiştir.
Açıklanan madde hükmüne göre, iş kazası; maddede sayılı olarak belirtilmiş hal ve durumlardan herhangi birinde meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen veya ruhen zarara uğratan olaydır.
Yasada iş kazası, sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hale getiren olay olarak tanımlandığından, olayın etkilerinin bir süre devam ederek zaman içinde artması ve buna bağlı olarak sonucun daha sonra gerçekleşmesi mümkündür. Yani,iş kazası ani bir olay şeklinde ortaya çıkıp ,buna bağlı olarak zarar, derhal gerçekleşebileceği gibi, gazdan zehirlenme olayında olduğu şekilde etkileri daha sonra da ortaya çıkabilir. Sonradan oluşan zarar ile olay arasında uygun illiyet bağı bulunması koşuluyla olay iş kazası kabul edilmelidir.
Yasanın iş kazasını sigortalıyı zarara uğratan olay biçiminde nitelendirmiş olması illiyet (nedensellik) bağını iş kazasının bir unsuru olarak ele almayı gerektirmiştir. Ne var ki, burada aranan “uygun illiyet (nedensellik) bağı” olup, bu da yasanın aradığı hal ve durumlardan herhangi birinde gerçekleşme olgusu ile sonucun birbiriyle örtüşmesi olarak anlaşılmalı, yasada olmadığı halde, herhangi başkaca kısıtlayıcı bir koşulun varlığı aranmamalıdır.
Kısacası; anılan yasal düzenleme, sosyal güvenlik hukuku ilkeleri içinde değerlendirilmeli; maddede yer alan herhangi bir hale uygunluk varsa zararlandırıcı sigorta olayının kaynağının işçi olup olmaması ya da ortaya çıkmasındaki diğer etkenlerin değerlendirilmesinde dar bir yoruma gidilmemelidir. (HGK 2009/21-400 Esas,432 Karar )
Somut olayda,tır şoförü olan davacı murisinin 26.11.2009 tarihinde davalı işveren tarafından Ukrayna’ya sefere gönderildiği,11.12.2009 tarihinde Türkiye’ye giriş yaptığı,Adli Tıp Kurumu raporunda, H1N1 virüsünün kuluçka süresinin 1-4 gün arasında değiştiği, murisin 13.12.2009 tarihli hastaneye başvurusunda belirttiği şikayetlerin hastalığın başlangıç belirtileri olduğu taktirde hastalığın bulaşmasının bu tarihten 1-4 gün öncesinde gerçekleşmiş olacağının bildirildiği,buna göre davacı murisinin, işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle Ukrayna’ya yapılan sefer sırasında bulaştığı yukarıda belirtilen rapor kapsamından anlaşılan H1N1 virüsüne bağlı olarak, daha sonra meydana gelen ölümünün iş kazası olarak kabul edilmesi gerektiği açıktır.
O halde, davacı ve davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 15/04/2019 gününde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dosyadaki yazılara, hükmün yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre kararın onanması düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluk görüşüne katılamamaktayım.